Büyüdüm ben anne.Örme artık saçlarımı,kirlendi
saçlarım,okşama artık.Çamurlar bulaştı.Eskisi gibi,ipek
gibi değil,inan ki değil,yıkasamda
geçmiyor,geçmezki.Gözlerim gülsün diye bekleme
anne.Eskisi gibi bakmıyorlar.Neler gördü onlar,şimdi
göremezler ki mutlulukları,gülemezler işte,kayboldu
anıları.Neye gülsünler ki?Masallar anlatma bana
anne.Kızgınım sana.İnandırmıştın beni mutlu
sonlara.Uyuyan güzelin bir öpücükle uyanışına,yedi
cücelerin dostluğuna,külkedisinin
kurtuluşuna.Değilmiş öyle,gerçek olan şu ki daldım
ben rüyalara,büyük kandırmacalarla.Ve bir gün ne oldu
biliyor musun anne?Nerden bileceksin...Bir gün
çıkageldi çocukluğum.Açtığımda kapıyı soluk
soluğaydı.Acele ediyordu.Anladım ki az,biraz
kalacakmış.Oturduk mutfakta.Çay yaptım ona,içmedi
ama,olsun içmesin.Masum bir yüz,kocaman
gözbebekleri ve uzun kirpikleri.Tasvir edemiyorum
daha fazla anne.Yavan bir betimlemeden ibaret..Çok
yorgundu.Yatırdım dizime,salladım biraz,uyudu tek
kelime etmeden,geldiğinden beri hiç konuşmamıştı
zaten.Gidişi de sinsice,hiç hissettirmeden..Bir kez
daha çabucak terk etti beni.Bir daha kapımı çalar
mıki?Kim kapısını açtığında karşısında çocukluğunu
bulmuştur ki? Evet anne geldi gerçekten,ama hiç
konuşmadık,bahsetmedik senden.Beni sekiz yaşında
terk edişinden.Ne çok terk edilmeler! Yarım bıraktığın
yerden sarıl bana anne,geleceğim birazdan yanına
öldüren sessizliğin ninnileriyle.

Gamze Karabulut.

zaman: Çarşamba, Haziran 23, 2010

0 Comments to " "