YOKLUK

   Hem maddi,hem manen yokluk koyu,uyumsuz renklerle ve sonsuz,biçimsiz şekillerle korkunç bir portre çiziyor,yere göğe.Kırılmış düşünceler,incitilmiş kalpler,çıldırmış zihinler,aç beyinler ve mideler,boşa bakan gözler ve boş kalpler,üşüyen davranışlar ve eller,kokan nefesler ve adımlar insana her şeyi yaptırabilir.
  Bir baba çocuğunun gözü önünde eşini defalarca bıçaklayabilir,genç bir erkek evlat annesini öldürüp parçalara ayırabilir.Aç bir insan,karnını doyurmak için akşam işten eve dönen genç bir kadını bıçaklayabilir,hem de cüzdanında sadece 20 milyon olan bir kadını,tecavüz de edebilir.Kredi kartı borçları yüzünden önce eşini ve çocuklarını öldürüp sonra kendisini öldürebilir,bir adam.Eski sevgilisini yakabilir,barışma teklifini reddedildiği için.Kendi çocuğu öldü diye komşusunun çocuğunu kaçırıp fırında da yakabilir bir kadın.İnsanlar düşünceleri yüzünden öldürülür,mahkum edilir,suikaste kurban gidebilirler.Kadınlar taciz edilebilir,olağan karşılanır.İnsanlar birbirlerini balkondan atabilirler,kulaklarını kesebilirler.Parçalarını poşete koyup mekan belirleyip dağıtabilirler,saksıya gömerler..Daha bir sürü aklıma gelmeyen yaşanmışlıklar var.
  Sanki soluduğumuz havada kana karışan insanları insanlıktan öte birşey yapabilen bir karışım var.Çöplük gibi bir yerde soluyoruz.Herkesin elinde bir fırça başlıyoruz bir şeyler yaratmaya,ama insalığa yaraşmayan şeyler.Öyle bir hal almış ki,alışmışız.Olur böyle şeyler diyoruz.Olur böyle şeyler...
  Ve bir de bu tablonun kıyıda köşede kalmış çizimleri de var. Hayatta herkesin kapı numarası farklı.Ve çok çok kötüsüde bazılarının anahtarları bile yok.İki ucun arasındayım.Sürekli sorgulayıp duruyorum ve hiç bir zaman cevap bulamadığım soruyu soruyorum.Neden?
  Bu kadar zıtlık çok çok fazla.Ne bileyim birisi köpeğinin yemini düşünürken,diğer bir insanın elinde çocukları ölüyor açlıktan.Bir çok şeyin tadına varamadan ölen insanlar var,daha değil,daha bir şey yaşamadım ki diyerek gözlerini kapatanlar var.Geçen otobüste ego kartının nasıl kullanıldığını bilmeyen bir kadın gördüm.Zaten perişandı hali.Kumpir yememiş insanlar biliyorum.Birine hayat çok güzelken diğerine bu kadar boktan olmasın ya.
   Eve dönüşlerde otobüs camlarında her gün bunlar tık tık vuruyor,sonra dönüp bakıyorum camdan dışarı,başlıyorum neden neden?....Otobüsten dışarıya bakmak sanki her şeyin dışındaymışım gibi hissettiriyor bana,inene kadar.sonra hayat devam ediyor.hayat bombok devam ediyor.Otobüsteyken bir sürü şey vardı aklımda ama inince oturduğum yerde bırakmış olmalıyım,yazmak istediklerim bunlar değildi aslında.

zaman: Perşembe, Ekim 14, 2010

3 Comments to "YOKLUK"

Hayatın neresindeyiz? Bir bulabilsek zaten!

Ciddi bir yazı,acıtıcı,düşündürücü,duyarlı..amabir o kadarda gerçek yaşam kesiti..bunları düşünürken insanın beyninin bloke olması çok normal..tümü insani duygular..yazını çok beğendim.Bu da duyarlı ama çaresiz olmanın seni acıttığı gerçeğini de ortaya koyuyor..yaşam zor.. ama, bazen camdan dışarıya bakmak ta gerekiyor tüm bunların dışında kalabilmek için..acıtmaması için..

yorumun için teşekkürler,evet camdan dışarı bakmak gerekli dışarda sağır edici bir gürültü,kopan fırtınalar var gibi,ama işte sen bunları duymuyorsun,dışındasın tamamen,iyi geliyor bu da.